BLOGGER'a TEŞEKKÜRLER DemotikE

15 Haziran 2008 Pazar

Askerimizi yine kızdırdılar...

Evet…
Şahsen beklediğim oldu.
Ordu yine; “Çık çık çık… Çok ayıp, bu yapılanlar yakışmıyor… Bakın bizi çok üzüyorsunuz…” dedi.
Yarın da; “Ama ayıp oluyor… Yapmayın böyle yaramazlıklar”…
Öbürgün de; “Size o kadar, müsamahakar davranıp, başımızın üstüne çıkardık. Kadir bilinde bari orduya bulaşmayın. Bu size yakışmıyor. Bu hareketinizi alenen kınıyoruz” diyecektir…
Kırılan onca cama rağmen, askerimiz elindeki o topu kesmeyecek, bir baba şevkati ile yaramaz çocuklara iade edecektir.
Bu böyle bir süre daha sürüp gidecek, bizlerde “la havle” çekerek izleyeceğiz.

Ama bir farkla, orduya bulaşmalar daha bir dişli, daha bir cüretli, daha bir küstahça olacaktır.

Olmaması mümkün mü?
Bugünkü, ordunun tavrı ile hayır.
Aydın geçinen vatan hainlerinin; “Aman demokrasiye bişi olmasın” feryatlarına kulak veren, gerçekte olmayan meclisimizde, sorunların demokratik çözümünü düşünenlerin dümen suyunda, baskı altında kalan ordumuz elbette bu yumuşak karnından yakalanacaktı.
Oysa; İç Hizmet Yasası tartışmasız olarak ordunun bu yumuşak karnından yakalanmasına, izin vermemektedir. Ama bu yasa neden uygulanmıyor anlamak mümkün değil…
“Anlamak mümkün değil” şeklinde ifade ediyorum.
Çünkü; anladıklarıma, yine şahsım adına inanmak istememek için direniyorum.

Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi, siyaset bir bilim dalıdır.
Kendine özgü bir yapısı, ve bu yapının oda ve duvarları vardır.
Bu yapı asla değiştirilemez bir özelliğe sahiptir.
Tercih olarak bu yapının herhangi bir yerini seçebilirsiniz.
Kapitalizm salonu, Faşizm koridoru, Liberalizm odası, Komünizm bahçesi, Sosyalizm Terası filan gibi.
Ama kimse bu yapıya tünel açıp başka bir geçiş yapamaz. Kimse yeni bir eklemede yapamaz.
Bu mekana, çekme kat filanda öyle mümkün değildir.
Ayrıca bahçesine yada çevresine çadır filanda kurulması düşünülemez dahi.

Yalnızca, yine tercihlere göre odalar arasında gezilebilir. Buradaki bazı değerler başka odalara taşınabilir.
Bu değerleri taşıma işi de her odanın sahiplenenleri arasında zaten bazıları tarafından yapılmaktadır. Zira bazı sahiplenenler diğer odaların yerini bile bilmemekte olabilmektedir.

Şimdi, bu yapıdan çıkan insanlar yola çıkarken avludaki kürsüde bir konuşma yapar ve yol haritalarını ortaya koyarlar.
Bu ortaya konulan yol haritaları, bellidir. Bu çıkılan yollar bellidir. Gidilecek menziller de bellidir. Ulaşılacak noktalarda.
Burada birileri kalkıp; “Yok biz yolun burasında şuraya sapacağız” diye bir şey asla söz konusu olamaz.
Tam burada bir soru; “Peki bu yolu değiştirmek hiç mi mümkün değil. O zaman bu demokratikte olmaz…”
Evet. Elbette farklı yollar seçim hakkı vardır. Ama çok önemli bir şartla.
Önce geri dönecek. O avludaki kürsüye tekrar çıkacak ve yeni yolunu açıklayacaksın.

Siyasetten gerçekten anlayanlar bu anlatımımı çok iyi anlamışlardır.
Ama ben biraz daha DemotikE olayım.
Siyaset raylarındaki hareket eden trenlerin yolları değişmez. Hattı ve durakları bellidir.
Bu hareket eden trene binen Eskişehir yerine İzmir’e gitmeyi göze alırmı dersiniz.
Yok böyle bir şey…
İşte bu nedenledir ki, ordumuzda zaman kaybetmekte, ve hareket eden trenin makas değiştirmesini beklemektedir.
O makaslar çoktan kaldırılıp atıldı. O raylar çoktan tek yönlü hale getirildi.
Ve bilmem ordumuz görüyor mu ama o tren var ya….
Tam kışlanın üzerine ve tam yolla geliyor…
Dostçakalın.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Merhabalar,
ordumuzun yıpratılmaya çalışıldığını düşünüyorum,rahmetli babam da askerdi bir asker kızı olarak bu duruma çok üzülüyorum, demokrasi adına, demokrasiye halel gelmesin diye suskun kalıyor ordumuz, normalde de ordunun yeri siyaset yapmak değildir ama bir ülkenin siyasetini Angela Merkel'in, lagendijk'in, dünya bankasının, IMF'nin yapması da normal değil sanıyorum!!!arapsaçına döndük!!
sağlıcakla kalın

Demo dedi ki...

İşte tüm sorunumuz burada...
Asker siyasete karışmasın.
Tamam. Bu doğru elbet.
Başka türlü düşünmek normalde ancak militarizmle açıklanabilir.
Ne varki; dışarıdakiler, üstelik birde hadlerini aşarak iç politikamıza bulaşıyorlar.
Bugün maalesef ülkemizin içinde bulunduğu ve sürüklendiği durum, bizlere aptalca "demokrasi" bayraktarlığı - papağanlığı yapma iznini vermiyor.
Bugün bu vatanın heryanı Radikal İslamcılarca kuşatıldı. Tek kale kaldı o da ordu. Zaten birde o gitti mi, seyreyleyin gümbürtüyü o zaman.
Katkınıza teşekkür ederim.
Dostçakalın.