BLOGGER'a TEŞEKKÜRLER DemotikE

13 Haziran 2008 Cuma

Suratlarına tükürdüklerimiz

Düşünce Tarihi, Psikoloji, Devletler ve yönetimleri (güncelli), Devletler ve hukuk sistemleri, İç ve dış politika, dünya (genel olarak) jeopolitika ve stratejileri, tüm gelişmiş ülkelerin tarihi, ve daha neler ve neler okumuş insanım.
Ülkemiz insanının öyle bir bakış ve anlayışı, öyle bir devlet, yönetim-idare anlayışı var ki; gerek bilimsel olarak ve arkasına akıllarınca saklandıkları Müslümanlık olarak açıklamak bir çizgiye oturtmak mümkün değil.
Sayın Fatih Altaylı’nın programını ve o programda yaşanan gerçekleri tekrar tekrar önüme koyarak baktım.
Tarikat ve cemaatler içinde geçirdiğim – yaşadığım günleri tekrar bir bir hatırladım.
Tamam, gözlerimle gördüm kulaklarımla işittim oralarda yenen herzeleri.
Aslında amacın gerçekte Müslümanlıktan öte Tarikat, cemaat liderlerinin aşiret ve büyük aile topluluklarının (çoğu çeteleşmiş), Türkiye’nin imkanlarını cebine indirip Avrupa’da yada diğer gelişmiş ülkelerde paşalar gibi yaşamaktan öte bir düşünceleri yok.
Bittabi bu duruma gelebilmeleri için hem ortak davranacaklar ve hemde ülkeyi mutlaka Radikal İslam çizgilerine çekecekler. Bütün mücadele ve savaşları bu.
Yoksa, müridleri ve yandaşlarının, bugün aptal aptal, meydanlara çıkarak emirle ve bu emre büyük bir itaatle attıkları “demokrasi” çığlıkları, cumhuriyetimizdeki evet tartışılabilir ama neticede var olan demokrasi ile menzillerine varmaları mümkün değil.
Yani biraz daha halk dili ile anlatalım; Bugün var olan cumhuriyetimiz ve demokrasi ve insan hakları ile ülkemizde bu adamlar hiçbir halt yiyemezler.
Çünkü neticeten geçin vatanı cumhuriyet insanımızı korumakta, onu böyle çıkar peşinde koşanlardan ve şarlatanlardan korumakta.
Önünde, emirle getirttikleri müridlerine gösteri yaptırılan Anayasa Mahkemesi’nin türban kararı sadece devleti korumak adına mı alınmıştır.
Hayır.
Bu asıl olarak insanı – vatandaşı korumak adına alınmıştır.

Söylediğim gibi bu akıllı geçinen müridlerini ve vatandaşı aldatarak – kandırarak yollarına devam etmeye çalışanlar zaten belli, ne halt yedikleri de belli, ne yaptıkları da ve netice hedefleri de belli.
Buraya kadar tamam.
Tamam da, burada yine akılla, bilgi ile bilimle ve yine dinen de açıklanamayacak başka bir husus var.
Kişinin aklı, zekası…
Şöyle bir dünyaya bakın.
Hangi ülkede kurtuluş savaşı vermiş, monarşi ve totaliter yönetimlerden, insan çizgilerde, ulusu için bağımsızlık savaşı vermiş hangi devlet adamı – kişi yada kişiler dışlanıyor.
Onlara birileri çıkıpta; “Ben bunu sevmiyorum” diyor.
Yok. Böyle bir şey dünyada yok.
Sadece, netice olarak siyasi rejim olarak savunanlar var, ki; onlar monarşiyi (tek kişi yada bir gurubun yönetimi)ni değil, totaliter çizgileri (Nazi Almanyası gibi-ırkçılık) savunurlar.
Ama bu insanlar, farklı bir rejim yanlısı olsalarda asla ülkelerinin bağımsızlık savaşı veren kişi ve kişilere şuursuzca saldırmazlar, onları hedef tahtası yapmaz ve yapılmasına da izin vermezler.
Peki bizde yaşanan nasıl açıklanabilir?...
Kız kalkıyor (ki, tenzih ederim daha niceleri var bunlar gibi); “Mustafa Kemal’i sevmiyorum” diyebiliyor…
Dünkü yazıma gelen isimsiz yoruma bakınız. Bunlardan biri de orada. Canlı canlı duruyor.

Vatandaş olamamak, bir vatandaş olarak gerçek haklarının bilincinde olamamak…
Aslında dile getirilmiyor ama ben söyleyeceğim. Vatan hainliği, namussuzluk…
Gerçek bir vatan evladı, gerçek bir vatandaş, ulusunu (ki; onun namusudur), onun bağımsızlık savaşı vermiş insanlarını hedef olarak karşısına alıp onları karalamaya çalışır mı.
Hayır yapmaz. Dünyada böyle bir örnek yok.
(Müslüman ülkeler hariç)…
Bu insanlar kandırıldı aldatıldı diyoruz… Diyoruz da insanı kandırma aldatma nereye kadar…
Asgari (eğitimden –öğretimden geçtim) akılbariğ olmuş, ergenliğini artık birkaç yıl ile gerilerde bırakan kişi, bazı insan çizgilere ve duygulara sahip olmaya başlar.
İşte sadece bu vasıflar bile kişinin gerçekleri idrak edebilme anlama imkanına kavuşması demektir.
Ama bu hiç de böyle değil bu ülkede…
İnsanımız bu çizgilere sahip olamamakta.
Olamaz…
Çünkü çok küçük yaşlarda, ya bu alçakların eline düşüyor yada en azından ailesinin etkisinde kalıyor…
Kendi kendisini geliştirme, büyütme insan çizgileri yakalama adına, en azından kendisi için bir şeyler üretemiyor.
Yoksa; bugün beğenmediğini söylediği cumhuriyeti, yıkma işine “kazma” olur mu…
O cumhuriyet bir yıkılırsa, adamlığı insanlığı kalmayacağını bilmez mi…
Gerçek bir vatan sever insan, bayrağını – ülkesini – cumhuriyetini yıkmak ne kelime bu işe kalkanın yüzüne tükürmez mi…
Şimdi bizlerin, suratlarına tükürdüğümüz gibi…

Dostçakalın.

4 yorum:

Adsız dedi ki...

Tükürüğünüze yazık, kirlenir...türban yasağına karşı biri olmama rağmen, bu rahibe kılıklı, İngilizler bizi yönetseydi daha iyi olurdu diyecek kadar zavallı hainlerin arkasındaki maşalara bakmak lazım, biliyorsunuz biri ta Amerika'da, CIA'nın koruması altında, bu kız da zaten İran'a değil, Kanada'ya gitmiş, yani kendi söylediğine kendi de İNANMIYOR, yoksa Kanada yerine Humeyni'nin İran'ı daha yakın, oraya giderdi. Hep dalavere! Ama kendilerini belli etmeleri iyi oluyor, söylesinler söylesinler de ne mal olduklarını hepimiz görelim, gizli saklı yapmalarından iyidir.
Selamlar, saygılar

Demo dedi ki...

İran'a giderse gerçekleri görür bu "demokrasiye susayan" kızımız.
Bırakın yönetim yada o ülkenin banilerine laf söylemeyi, kadın (hele ki kızlar) ağızlarını bile açamaz.
Bu "demokrasiye aç" kızımız, İran'da hemcinslerinin iftira ile nasıl recm cezasına (suçlunun(!)beline kadar toprağa gömülüp, kafasına çuval geçirilip halka taşlatılması) çarptırıldıklarını mı seyredecekti.
Bu eşitlikçi "demokrasi aşığı" kızımız, sokaklarda başı açık kadın ve kızların uğradığı zulmü mü seyredecekti.
İslam Kuran'dır.
Kuran; "Kimse kimsenin dinine, yaşamına karışamaz" diye bas bas bağıracak, sen kalkacaksın, sözde bir müslüman ülkede Kuran'ın bu emrini alenen çiğneyerek, başı açık, kıyafeti açık diye insanlara zulmedeceksin.
Ve sonrada kalkıp, Allah'tan korkmadan, İran Müslüman ülke diyeceksin...
İşte bugün olduğu gibi ülke olarak yönetim olarak dünyaya maskara olursun.
Ama kimin umurunda. İran'ın gerçek yönetenleri zaten hepsi köşe...
Halkı ve demokrasiyi düşünen mi var.
İnsan haklarına ve özgür insan iradesine izin veren mi var?
Kızımız, İran'a bu gerçekleri görmeye hiç gider mi?
O sadece O'na belletileni papagan gibi konuşuyor...
Yazımda bu insanlara "namussuz" yakıştırmasını boşuna, laf olsun yada bu insanlara kişisel bir hıncım nedeni ile mi kullandım...
Asla...
Vatanına ihanet eden, namussuzdur.
İşte hepsi bu.
Dostçakalın.

Demo dedi ki...

İlk Kurşun
Bir canlı
Tüm doğrulara kapılarını kapamış.
Yalana dolana alet olmuş.
Üstelik birde saldırgan.
Kendi değerlerini değil,
başkalarının değerlerini savunuyor.
Oysa o başkaları, o değerleri
ele geçirince bu canlı sadece
bir çöp olmuş olacak, köşeye atılan.
Bu canlı tüm değerlerini yitirmiş,
bugünkünden de fazla olarak,
insanlıktan çıkmış olacak.
Elinde avucunda tek kalacak olan,
vatan hainliği dediğiniz gibi.
Alçaklık.
Aynaya nasıl bakıyor bu canlılar acaba.
Ve merak ediyorum?
Bunlara insan denir mi?

Can dostum, sizi burada görmek ne şeref.
Yazını yayınlayamayacağım çünkü mail düşüncesinde kaleme almışsın.
Bu nedenle kusura bakma diyeceğim.
Ama güzel anlatına yer veriyorum.
Sağlık ve esenlikler
Dostçakal.

Demo dedi ki...

Azgittik uzgittik'e cevaptır.
Eleştiri ve yorum hakkınızı düzgün bir dil kullanarak yaparsanız yayınlanacaktır.
Bu mekanda, manasız - anlamsız - kötü söz ve hakarete yer yok.
Gidin bu uslubunuzu başka yerde kullanın.
Bu mekanın bu usluplarla kirletilmesine izin vermem.