Bir çocuk görüyoruz önce ekranlarda ve sonrasında gazete sayfalarında.
Babasını öpmek için çırpınan, izin verilmeyerek boynu bükük bırakılan.
Askerdeki cahil köylü jandarmaya belletilen; “Ben bilmem merkez bilir”
zihniyeti ile göstermelik güvenlik güçlerinin, kamera önü gösterisi baş sıvazlamalar…
Gerekçe ne imiş?...
Hukuka göre, yakını olmaması soyadının tutmaması…
Çocuğun, imam nikahı ile yapılan evlilikten olması…
Ne alaka. Adliyelerde sayısını hatırlamamın mümkün olmadığı kadar dava izledim.
Nice benzeri olayda, bırakın bir çocuğun babasına yaklaşmasını tutukevinden yargılamaya getirilen kişiye kimler ne yaklaşımlarda bulunuyor bu adliye koridorlarında.
Siz, kime neyi anlatıyorsunuz…
Oradaki (genellikle tutukevi jandarmaları) güvenlikçiler, sanığa yaklaşanların nüfus memurluğunu yada muhtarlığını yapmak – yapabilmek şansına sahip değiller ki…
Yok böyle bir şey…
Sanıkla cezaevi ortamında yakınlaşma fırsatı bulamayanlar, adliyelerde görüşebilmekteler.
Bu 20 yıl öncede böyle idi, dünde böyle yarın da böyle olacak.
22 aydır bu çocuk babasını göremiyormuş yine gerekçe aynı…
Yok böyle bir şey…
Cezaevi yetkilileri ile görüşülür (görüşülüyor) ve durum açıklığa kavuşturulur.
Bu iş hep böyle olagelmiştir.
İmam nikahlı eşi ve bu birliktelikten çoluk çocuğu olan insanlar, görüştürülmüyor gibi bir imaj yaratılmak isteniyor.
Bu olayda başka şeyler var.
Bu durum enine boyuna araştırılmalı.
Çünkü böyle bir uygulama yok. Olmadı. Olamaz.
Durum asla; “İşte orada kamera vardı. O nedenle güvenlik güçleri böyle davrandı” şeklinde de açıklanamaz.
Yok böyle bir şey…
* * *
Anayasa Mahkemesi’nin önünde poturlu, şalvarlı, takkeli, türbanlı, çarşaflı insanlar.
Anayasa Mahkemesi’nin türbanla ilgili kararını sözde kınıyorlar.
Bu insanlar, soyadlarını bilmiyor be…
Okuma yazmadan bi haber bu insancıklar…
Hele o kadınlar-kızlar evlerinde 200 adım uzaklaşsalar evlerini bulamazlar…
Ama bu insanlar Mahkemenin aldığı kararı kınıyorlar. Gövde gösterisi yapıyorlar.
Gazeteci geçinen, muhabir geçinen torpille iş kapmış medya fareleri.
Dinleyin şimdi bakın ne anlatacağım.
O insanların taşıdıkları pankartlara, o insanları oraya getiren ve daha sonrada geri götüren arka sokaktaki araçlara hiç baktınız mı?
Ya otobüs ve minibüs tipi araçlara binerlerken ellerindeki pankartları yırtıp çöp konteynerlerine attıklarını gördünüz mü?
Görmemişsiniz belli. Gazeteci olmak lazım görmek için.
O araçların hepsinde AKP ve Bilmemne şehri belediyesi ifadeleri vardı.
Bu bir. Çöpe atılan pankartları kontrol ettim.
AKP’nin broşür kağıtları. Üzerinde Recep Tayyip’in resimleri bulunan sokaklara, billboardlara asılan kızların okula gönderilmesi ile ilgili baskılar…
Bu ilanların beyaz yüzlerine (baskısız) keçeli kalemlerle yazılar yazmış pankart ve döviz yapmışlar…
Şimdi, “Ne var bunda… Ne olur ilanlar olsa?…” diye konuşanlar çıkacaktır elbette.
Valla bilmem ne olurunu… Anlamak isteyen zaten anlamıştır, neyin ne olduğunu ve bendenizin neyi anlattığını…
Dostçakalınız.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Merhaba
Tekrar yazılarınıza kavuştuk.
Yine mazlum edebiyatı yapacaklar yerel/erken genel seçimlerde. Bunun alt yapısı yapılıyor.
Zaten dün çocuğun ziyareti bzaı kanallarda 20 dk.dan fazla yer aldı.
Dostçakalın
uygarradikal
Merhaba ve hoşgeldiniz:)
o çocuk olayı gerçekten çok üzücü, 22 ay ne demek!Bunu yapanlar insandan çok robot, arkalarında kurma mandalı var belki:)çarşaflıları getirip-götüren araçlar başka partiden çıksa şaşardım, dedektif gibi araştırmışsınız gerçekten tebrik ediyorum, onları alıp delil olarak saklamalı.
antartika
Sizlere birkez daha kavuşmanın onurunu, gururunu yaşıyorum.
Duygulandım...
Ayrı ayrı teşekkürlerimi kabul ediniz.
* Mazlum edebiyatı konusuna tamamen katılıyorum.
* Emeklide olsam kanıma işledi birkez gazetecilik. Ve biz eski toprakız, nereye bakacağımızı-nasıl bakacağımızı biraz biliriz.
Ne varki; asgari gazetecilik bilgisine sahip olan, bu işe "ekmek param-mesleğim" diye bakan bu işin nasıl yapılacağını gerçekte bilir.
Ama bugün gerçek gazeteciliği öğretende pek yok, öğrenmek isteyende.
Malzemelerin delil olarak saklanması konusuna gelince.
Resim çekersin; "Başka bir günde çekildi" derler.
Bu döviz pankartı eline alırsın; "Yalan, sen kendin yaptın, yazdın bu iftira" derler.
Peşinde noterlede gezemezsiniz ya...
Ayrıca, hukuk önünde de ne araçların resmi nede toplanan malzemeler delil (kolay kolay) olamıyor.
Bu normal yollardan böyle.
Ama bu işin "delil" olarak sunulmasını sağlayan hususlar-tekniklerde var.
Bu konuda bunlarada sahibim.
Ama nedir diye sormayın.
* Meydan, gerçekten boş...
Boş bırakılması içinde az emek sarf etmiyorlar yani...
Dostçakalınız.
Hocam
Bu sayfaya ilk defa giriyorum
Ama e-mailleri okumaktan daha güzel burası.
Artık yazınızı postadan değil buradan okuyacağım
Ne yalan diyim
Blogda olsun diye diretenlere kızıyordum ama hata yapmışım
Böyle bir mekan gerçekten güzel
Yüz yüze izin vermezsiniz ama ben burada sanalda olsa ellerinizden öperim.
İnşallah bu mesajıda bırakma başarısını göstermiş olurum.
Değerli DemotikE,
bu rumuza,
bu yazılara,
bu karaktere,
bu kimliğe hayranım.
Bizleri bir daha yazılarınızdan mahrum etmeyin.
-----------------------
Yazıyla ilgili olarak,medya Fareleri tabirinize katılıyorum artık haber izlemez,gazete okumaz bir hal alma mecburiyetini hisseder olduk.
Tüm medya iktidarın elinde,ellerinde olmayanlarıda susturdular.
Kıymetli paylaşımınız için teşekkürler.
iyi bakın kendinize...
Sayın royalrojana;
Sayfasında, adeta bir blog okulu açmış, sürekli başarıda yinelenip yenilenen bir dosttan bu övgüyü almak onurdur.
Teşekkür ederim.
Dostçakalın.
Yorum Gönder